news-details

Odak noktasında yine Merkez Bankaları var

Verdikleri güçlü likidite desteği ile piyasalar üzerindeki korona virüs baskısının azalmasını sağlayan merkez bankaları bu hafta yine odak noktasında olacak. BoJ bu sabah aldığı kararla özel sektör tahvil alımları için belirlediği tutarı 7 trilyon yenden 20 trilyon yene çıkartırken devlet tahvili alımları için daha önce belirlediği yıllık 80 trilyon yenlik limiti kaldırdı. Haftanın geri kalanında ise Fed ve ECB toplantılarını takip edeceğiz. Fed’in krizle mücadele çerçevesinde büyük ölçekli likidite enjeksiyonları yaptığı için yeni bir adım atması beklenmiyor. Kaldı ki, ilk haftalardaki tedirginliği üzerinden önemli ölçüde atmış göründüğü için piyasaların da şimdilik ek bir desteğe çok fazla ihtiyaç duyduğunu söyleyemeyiz. Ancak yine de Fed’in resesyonu ne derece derin gördüğü, sunulan likidite ve kredi imkanlarını nasıl değerlendirdiği ve gerekmesi halinde ne tür ek tedbirler alabileceğine yönelik sinyaller yakından izlenecektir. ECB’nin ise BoJ gibi tahvil alımlarına ekleme yapma olasılığı mevcut.
Yurtiçinde ise Merkez Bankası bu hafta yılın ikinci Enflasyon Raporu’nu yayımlayacak. Geçtiğimiz hafta piyasa beklentisini de aşarak faiz oranlarında 100 baz puanlık indirime giden merkez bankası toplantı sonrasında yayımladığı metinde enflasyon tahmini üzerindeki risklerin aşağı yönlü olduğu yönünde değerlendirme yapmıştı. Bu da raporda enflasyon tahminlerinde aşağı yönlü revizyona gidilebileceği yönünde bir algı yaratıyor. Önceki raporda yıl sonu TÜFE tahmini için orta nokta %8,2 seviyesinde bulunuyordu. Yapılacak revizyonun büyüklüğü TCMB’nin faiz indirimlerine ne ölçüde devam edebileceğine ilişkin de sinyal verecektir. Dolayısıyla raporda yer verilecek rakamların faiz indirimlerine yönelik beklentilerin şekillenmesi ve TL’nin performansı açısından da önem taşıdığını düşünüyoruz.  
Makroekonomik veri tarafında ise bu hafta hem ABD hem de Euro Bölgesi’nde ilk çeyreğe ait büyüme rakamları açıklanacak. Her iki bölgeden de gelecek rakamların %4’e yakın geri çekilmesi bekleniyor. Veriler zayıf olsa da özellikle ikinci çeyrekte GSYH’da ilk çeyrekteki rakamların çok daha üzerinde geri çekilmeler yaşanması bekleniyor. Hafta içinde tahminlerden daha kötü rakamlar ortaya çıkması ise yılsonuna ilişkin rakamların aşağı yönlü revize edilmesine neden olabilir. 
BEKLENTİLERİMİZ

Borsa İstanbul’da 100 bin hedefi geçerliliğini koruyor. Geride bıraktığımız haftada yurtdışına kıyasla çok daha dirençli bir tablo ortaya koyan BIST-100 endeksi kapanışı da 98.759 puandan yaparak haftayı sınırlı (%0,59) da olsa değer kazanımı ile tamamlamayı başardı. Yeni haftaya başlarken gerek USD/TL’nin 7 seviyesinin altında kalmayı sürdürmesi gerekse merkez bankalarının ekonomiye sağladığı desteğin devam etmesi ve yatırımcıların bardağın dolu tarafına bakmayı tercih etmesi Borsa İstanbul’da 100 bin hedefinin geçerli kalmaya devam ettiğini gösteriyor. Öte yandan Borsa İstanbul’da ilk çeyrek bilanço sezonu sürerken bu hafta AKBNK, GARAN, TSKB, ARCLK, TCELL, BIZIM ve TOASO gibi şirketlerin ilk çeyrek sonuçlarını açıklaması bekleniyor. Aşağıda şirketlerin net kârlarına ilişkin beklentilerimizi görebilirsiniz. 

27 Nisan – Arçelik (Ünlü Menkul: 250 mln TL)
28 Nisan – Akbank (Ünlü Menkul: 1,296 mln TL)
28 Nisan – Turkcell (Ünlü Menkul: 800 mln TL)
28 Nisan – Bizim Toptan (Ünlü Menkul: 4 mln TL)
29 Nisan – Tofaş (Ünlü Menkul: 346 mln TL)
29 Nisan – Garanti (Ünlü Menkul: 1,930 mln TL)
30 Nisan – TSKB (Ünlü Menkul: 165 mln TL)

EUR/USD destek bölgesinin üzerinde tutunuyor. AB liderlerinin ekonomiye destek paketi konusunda uzlaşmaya varmaları paritenin kısmen destek bularak son 20 yıllık trendinin geçtiği 1,0750’den uzaklaşmasını sağlasa da büyük resimde belirgin bir farklılık olduğunu söylemek zor. Kısa vadede bu yönde bir sinyal oluşması için özellikle teknik açıdan 1,09’un üzerinde kapanışlar görmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Diğer taraftan İtalya’nın borç oranının yüksek olması Almanya tahvil faizleri ile arasındaki makasın açılmasına neden olurken bunu da paritenin daha fazla güç kazanmasını engelleyebilecek bir sorun olarak görüyoruz. 

TL dirençli kalmaya çalışıyor. TCMB’nin geride bıraktığımız haftada piyasa beklentisinin üzerinde yaptığı faiz indirimi reel faizi daha da daralttığı için özellikle küresel risk iştahının daraldığı dönemlerde TL’nin kırılganlığını artırabilecek bir risk olarak kalmaya devam ediyor. Ancak buna karşın kısmen risk iştahının daha ılımlı olmasının da desteği ile kur teknik açıdan olduğu kadar psikolojik açıdan da önemli bir seviye olan 7,00’nin altında kalmaya devam ediyor. Bu bölgede kalınması riskleri hafifletmekle birlikte görünümü topyekûn değiştirebilecek nitelikte değil. Bunun olabilmesi için kurda 6,85’in altına inilmesi gerektiğine yönelik görüşümüzü koruyoruz. 

Hazine borçlanma programını bu hafta tamamlayacak. Nisan ayında 20,6 milyar TL’lik iç borç servisine karşılık toplam 30 milyar TL’lik iç borçlanma yapmayı planlayan Hazine ayın başında 14 ay vadeli kuponsuz, 8 yıl vadeli TÜFE’ye endeksli tahvil ve 3 yıl vadeli TLREF’e endeksli tahvillerin yeniden ihracını düzenlemişti. Söz konusu ihalelere 5 yıl vadeli TÜFE’ye endeksli kira sertifikasının doğrudan satışı da eklendiğinde toplam borçlanma tutarı 20,3 milyar TL olmuştu. Hazine geçen hafta ise 3 yıl vadeli TÜFE’ye endeksli tahvilin yeniden ihracını gerçekleştirirken ROT dahil toplam borçlanma tutarı 11,2 milyar TL oldu. Dolayısıyla borçlanma hedefini şimdiden aşılırken ihale programı bugün 5 ay vadeli bono ve 7 yıl vadeli değişken faizli tahvil; yarın ise 2 yıl vadeli sabit kuponlu tahvil ve 6 ay vadeli kira sertifikası ihracı ile son bulacak. 

Ons altın 1720 doların üzerinde işlem görmeye devam ediyor. ABD Başkanı Trump’ın İran’ı tehdit etmesinin yanında bu haftaki önemli merkez bankaları toplantıları öncesinde ekonomiye daha faza destek verilebileceğine ilişkin beklentilerin olması altın fiyatlarının geçtiğimiz haftaki zirve seviyelere yakın seyretmesini sağlıyor. Ancak teknik olarak baktığımızda fiyatların momentum kazanması için 1730 doların üzerinde kapanışlar görülmesi gerektiğine yönelik görüşümüzü koruyoruz. Dolayısıyla özellikle merkez bankaları toplantıları sonrasında bu yönde bir eğilim oluşup oluşmayacağını izleyeceğiz.

Kaynak:ÜNLÜ Menkul
Hibya Haber Ajansı