news-details

Tüketici Mahkemelerinde dava açma şartı arabuluculuk

Corona (Covid-19) virüsü nedeniyle halk can derdinde, Arabuluculuk lobisi cep derdinde. Ülke olarak virüsten korunma mücadelesi verirken arabuluculuk lobisi boş durmamış;

Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi ile 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununa 73/A maddesi eklenerek Tüketici Mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak getirilmektedir.

Bilindiği üzere 10,390,00TL üzeri uyuşmazlıklarda Tüketici, Tüketici Mahkemesine başvurmak zorundadır.

Arabuluculuğun Tüketici uyuşmazlıklarına da getirilmesi, güçlüye karşı güçsüz konumda olan taraflardan birinin desteklenmesine yönelik temel ve evrensel hukuk anlayışı ve mevcut yasal düzenlemelere  aykırıdır. Adalet herkes için eşit ve erişilebilir, öngörülebilir olmalıdır. Tüketici işleminde güçsüz olan tüketici tarafının Korunması anayasal bir hak ve şarttır.  Anayasamızın 172. maddesi gereği, “devlet tüketiciyi korumak ve koruyucu tedbirleri almak zorundadır.” Bu bir tavsiye değil, anayasal görevdir.

6502 Sayılı Yasanın isimlendirmesi Tüketici Kanunu değil Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dur. Tüketici mevzuatının isimlendirilmesi dahi uyuşmazlık çözümlerinin ve ilgili düzenlemelerin temayülünü doğrudan ortaya koymakta bir anlamıyla yön vermektedir.

Tüketici, maddi yönden kendisini koruyamayacak olan konumundadır.

Getirilmek istenen arabuluculuk  6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun amaç maddesiyle Çelişmektedir. Bu yaklaşım bu güne kadar tüketicinin hak arama sürecindeki tüm kazanımlarının ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Tüketicinin kazanılmış haklarının arabulucu masasında pazarlık konusu olmasıdır. Ayrıca Arabulucuya başvuru ve sonuçlanması sürecinde belli bir zaman kaybı olacağından, tüketici açısından adaletin gecikmesine neden olacaktır.  Kanunun teklifinin ilgili maddesinin gerekçesinde neden bu uygulamaya gidildiği de açık olarak belirtilmemiş sadece dava şartı arabuluculuğun genişletilmesinden söz edilmektedir.

Tüketici hukukunun temel yaklaşımı, hukuka aykırı tüketici işlemi yapanın ‘cesaretini kıracak’ önlemleri almaktır. Yani uyuşmazlığın doğmasını engellemektir. Aksi takdirde hiçbir çözüm, gerçekte tüketici lehine olmayacaktır. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Kanununda Uyuşmazlık doğması durumunda, tüketicinin hakları ilgili maddeler ile hüküm altına alınmıştır. Arabulucu gözetiminde güçlü olan taraf satıcı veya tacir, güçsüz olan tüketici ile tüketicinin kanunla kazanmış olduğu hakkını pazarlık yapacaktır. Bu adaletsiz bir durum değilmidir?

Tüketici uyuşmazlıklarında, taraflar arası uzlaşmanın sağlanması yönünde; avukatlık kanununda, ön inceleme aşamasında, dava öncesi satıcı ve sağlayıcıya tüketici örgütleri aracılığı ile gönderilen yazılarda, ve tüketicinin bilgilendirme ve talebinde arabuluculuğa benzer sistem işlemekte ve uygulanmaktadır.

 

Bu nedenle Tüketiciler olarak hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimiz,  tüketici uyuşmazlıklarından kaynaklı Tüketici Mahkemelerine başvuru öncesi arabuluculuk sistemini getiren bu tasarının yüce meclisimizin Adalet Komisyonundan geçmemesi teklifi veren vekillerimiz tarafından geri çekilmesi  ve   Komisyon üyesi Sayın vekillerimizden 83 milyon tüketici adına gerekli hassasiyeti göstermelerini bekliyor ve talep ediyoruz.

Ülke olarak corona virüsü tehdidi altında bulunduğumuz bu günlerde yüce meclisimizde tüketici uyuşmazlıkları ile ilgili arabuluculuk sisteminin tartışılması yerine, tüketicileri virüs tehdidinden nasıl koruruz, ekonomik olarak nasıl destekleyebilir, güçlendirebiliriz in tartışılmasını beklerdik.


Hibya Haber Ajansı